Buranın görülmeye değer bir alan olduğunu düşünmekteyiz. İnsanlar burada yaşantı kurmuşlar, barınmışlar, yetiştirmişler, tarım yapmışlar. Güvenlik noktasında da hep tepe nokta seçilmiştir önceden görebilmek için. Bunu yapan insanlar da nasıl bir inanç vardı, nasıl bir kuvvet vardı da buraları bu şekilde yaparak inmişler. Çok hakim bir noktada zaten bu bölgedeki en yüksek yer burası. Dağın içerisini oyarak yapmışlar bu alanda ulaşılabilen merdiven sayısı yaklaşık 300 dür.
Aşağıya inmek tehlikeli çünkü yağmur sularından dolayı alanda ufak bir erezyon oluşmuş ve bu merdivenleri doldurmuş. Merdiven basamakları bir yerden sonra komple toprak dolu basmaya yer yok bu yüzden aşağıya doğru yuvarlanabilirsiniz. Burası ölçü olarak söylersek yapılan alan yaklaşık 3 metre eninde ve 250cm tavan yüksekliğinde şuanda uzunluğunu bilmiyoruz. Buradan bir araç çok rahat girebilecek şekilde yapılmış tabi bu kadar işçilik boşa yapılmamıştır. Burasının turizme kazandırılması lazım.
Kültür bakanlığının buraya bir el atarak kazandırması inanın turizm açısından faydalı olur, burayı görmek isteyen insanlar içinde mükemmel olacağını düşünmekteyiz.
İnsanlar yüzyıllar boyunca burayı kullanmışlar bu büyüklükte bir yapıyı bir kaç kişinin kullanması mümkün değil çok kalabalık bir topluluğun girip çıkması gerekiyor bu tünellere. Yapılış amacını şuanda bilmiyoruz ne zaman açılırsa öğreneceğiz. Bölgedeki yerel halkın anlattığına göre bir bilgi var. Buranın bir kale olduğunu ve müsadere altına alındığında insanların burdaki yeraltı şehrine saklandıklarını ve bu tünelin devamındada kızılırmağa açılan bir kapı olduğunu ve ihtiyaçlarını giderdiklerini bu yüzdende uzun bir süre müsadere altındayken yeraltı şehrinde yaşamlarını sürdürdüklerini söylemekte. Bunlar rivayet olarak geçmektedir.
Günün sonuna gelirken bir araziye geldik ve buranın önemini size anlatmak istiyoruz. Burası 1517 de Yavuz Sultan Selim in İran seferine giderken konakladığı bir alandır. Bu mevki çadırlar çukuru denen yer. Bu şekilde denmesinin sebebi askerin burda konuşlanması buralarda görmüş olduğunuz çukurlar askerin barınma alanı olarak kullanması için yapılan yerlerdir.
Yavuz Sultan Selim özellikle burayı seçmiştir sebebi arazinin çorak olması ve tarım alanlarına zarar vermemek için bu tür yerler tercih edilmiştir. Buradan bir çok padişah geçmiştir Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman, Fatih Sultan Muhammet, Yıldırım Bayezid doğu seferlerini düzenlerken bu güzergahı kullanmıştır zaten kaya mezarı çekimlerinde karşı taraf deliktepe diye bahsedilen yer tam karşısıdır burasının.
Burasının bir anekdotunu aktarmak gerekirse yerel halkın anlattığı bir anekdot
Yavuz Sultan Selim burada konaklarken bir çoban gelir ve der ki "Sultanım ordunuzu ben ağırlamak isterim" der. Yavuz Sultan Selim der ki "Sen garip bir çobansın bu kadar kişinin aşını nasıl karşılayacaksın" der çoban ısrarla " Sultanım ben karşılamak istiyorum" der, sultan "bundada vardır bir hayır" diyerek kabul eder. Kazanlar kurulur, çoban 2 tane koyunu keser ve içerisine kazan içerisine doldurur ve pişirdikten sonra askerlere dağıtır. 15,000 kişiye yakın askerin yemesine rağmen kazandaki yemek bitmez. Çobanın Yavuz Sultan Selim den bir ricası vardı "Sultanım kemiklerini atmasınlar yedikten sonra bana versinler" der Yavuz Sultan Selim "bunun hikmeti nedir" diye sordu, çoban "Sultanım sadece kemiklerin hepsini tas tamam alayım gerisini zaten siz göreceksiniz der". Asker yemeğini yedikten sonra kalan kemikleri derinin içerisine doldurur iki koyunu yere bırakır koyunlar tekrar canlanır ve sürünün içerisine döner. Yavuz Sultan Selim olayın hikmetini o anda anlar.
Halkın anlattığı bir rivayettir bu tabi doğruluğu nedir bilemiyoruz, bu yöredeki insanların dilden dile dolaşan bir hikayesidir. Burasıda gördüğünüz gibi Çadırlar Çukuru denilen bölgedir.
